10 Ekim 2008 Cuma

Big Daddy

Bu aralar inanılmaz bi uyku düzensiziği var bünyemde.Gündüzleri ya uyurum yada zombi gibi dolaşırım geceleri ise uyumak istediğm halde uyuyamam.İşte böyle uykusuz bir gecede cnbc-e de tekrarı verilen bu filme rastgeldim ve izlemeye koyuldum..
Film 1999 yılında çekilmiş.Başrolündede romantik komedi filmlerinin vazgeçilmezi Adam Sandler oynamakta.Kendilerini aslında wedding singer filminden hatırlıyorum.Geneldede performanslarını beğenirim.Filmini keyifle izletir bana.Dün geceki filmde öyle oldu..
Filmin konusu ise zamanında tek gecelik bir ilişkiden doğmuş olan Julian 'Frankenstien' McGrath(Dylan Sprouse) birgün Sonny Koufax(Adam Sandler) evine bir not ile beraber getirilir.Notta çocuğun babasının sonny'nin arkadaşı Kevin Gerrity(Meşhur Jon Stewart) olduğu yazılıdır.Tabiki kevin çocuktan haberi olmadığını böyle birşeyinde mümkün olamayacağını söyleyip çocuğu sosyal hizmetlere götürmesini ister.Ama o günün tatil olması çocukla beraber bir gün takılması gerektiğini gerektirir ve olaylarda peşi sıra gelişir..
Filmdeki yan karakterler çok komik bence.Mesela striptiz kulübünden edinilen kız arkadaşı hatta eşler,üniversitede beraber okuyan iki iyi arkadaşın eşcinsel olmaları sonradan,uzakdoğulu pizzacıDelivery Guy(Rob Schneider) evsiz insan rolündeki Steve Buscemi rolünde çok iyi olmuş..
Filmdeki müzikler gayet hoşuma gitti.Onuda belirteyim.Filmin çok iyi bir soundtracki var.Aşağıda hangi isimlerin olduğunu yazdım.Ayrıca filmde müzik ile çok muhabbetler dönüyor.Örneğin Styx gurubunun Amerikanın en iyi müzik grubu olduğu ve hakkının yendiği ile ilgili.,Mahkemedeki sorgulamada Sonny'nin ölüm döşeğindeki teyzesi ile ilgilenmemesinin nedeninin Jethro Tull konserine gitmek için olduğu.Birde cadılar bayramında şeker almak için ama şeker verilmediği için soydukları adamın evinden yürüttükler içinde müzik cdleri dikkatimi çekti..
Sonuç olarak bence çok aman aman film değil.Ama kesinlikle hoş vakit geçirtir.Yer yerde kahkaya boğar....
Big Daddy OST
1. Sweet Child O' Mine - Sheryl Crow
2. When I Grow Up - Garbage
3. Peace Out - Adam Sandler
4. Just Like This - Limp Bizkit
5. Only Love Can Break Your Heart - Everlast
6. Ga Ga - Melanie C
7. What Is Life - Shawn Mullins
8. The Kiss - Adam Sandler
9. Instant Pleasure - Rufus Wainwright
10. Ooh La La - Wise Guys
11. Sid - Adam Sandler
12. If I Can't Have You - Yvonne Elliman
13. Smelly Kid - Adam Sandler
14. Passing Me By - The Pharcyde
15. Rush - Big Audio Dynamite
16. Hooters - Allen Covert
17. Babe - Styx
18. Overtime - Adam Sandler
19. The Kangaroo Song - Tim Herlihy

7 Ekim 2008 Salı

Ricky Walden

Shanghai masters finalinde dünya sıralaması bir numarası ve her daim taraftarı olduğum Ronnie O'Sullivan üstadı finalde yenmeyi başararak kariyerinde ilk kez bir sıralama turnuvasını kazandı.
1982 Chester doğumlu.Liverpool taraftarı,Ray Liotta ve scarlet johansson favori sinema oyuncuları,italyan yemeklerini seviyor,Oasis, Cold Play, Kooks, The Killers, Razorlight, Frettellis, John Legend, The Beatles, Jack Johnson, Ray Lemongtine, The Doors, Amy Winehouse, Lilly Allen, Gwen Steffani, The kinks favori müzisyenleri.

Career Highs

Quarter final of China Open 2005
World under 21 Champion 2001
English under 17's Champion 1998
Swiss Open Champion 2005
World Snooker Young Player of Distinction 2000
Beating John Higgins in the Grand Prix 5-3 following his maximum break in frame 4
Beating John Higgins in the 2004 UK championship 9-7

Buradan kendisi ile ilgili daha ayrıntılı bilgi alınabilir ayrıca..

Şeker Gibimi Gerçektende



Şeker gibi fikstür

Galatasarayımızın UEFA rotası belli oldu. B Grubu'nda mücadele edecek Galatasarayımızın fikstürü çoğu sarı-kırmızılı taraftarımızın istediği gibi oluştu.

1.MAÇ - GALATASARAY - OLYMPIAKOS (23 EKIM)

2. MAÇ - BENFICA - GALATASARAY (6 KASIM)

3. MAÇ - GALATASARAY - M.KHARKIV (27 KASIM)

4. MAÇ - HERTHA BERLİN - GALATASARAY (3 ARALIK)

5. MAÇ - (BAY)

Kaynak: Webaslan.com

Webaslan.com da şeker gibi denilmiş açıkçası ben hiç öyle olduğunu düşünmüyorum.Son oynanan dört maçı hatırladıkça bu gruptan çıkmak çok büyük bir başarı olur.Yinede zor olabilecek deplasmanların olmaması iyi olmuş.M.kharkiv'in beşiktaş'a ne yaptığı ortada.Berlindeki gurbetçilerde orayı rahat yapıyor.Ama bu takımların hiçbiri kolay değil o kesin.İnşallah galatasaray gruptan çıkabilir...


Bitsin Artık #2

Bitsin Artık



SONRA YAPILACAK TEK ŞEY VAR

Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Fabrika sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Laboratuardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Hastası başındaki doktor. Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Vapurdaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Havaalanındaki pilot. Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Dikiş masası başındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Cübbesi içindeki yargıç. Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. İstasyondaki adam. Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...


Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana. Sen Hoangho ve Missisippi' deki
ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin!... Analar, HAYIR deyin!...

Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:

Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.

Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi yamru yumru olacak. Çürümüş hangarların arkasında, büyük
çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak.

Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.

Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.

Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.

Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.

Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : NEDEN? Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.

Tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
HAYIR demezseniz!...



Wolfgang  BORCHERT

Çeviri : Rahman HAYDAR

5 Ekim 2008 Pazar

Çukolata kız


İsveçli sosyal demokrat partisinin başkanı bu hanımefendi.Lakin 1996 yılında devletin kendisine verdiği ve devlet için kullanması gereken kredi kartını üzerinde kendisine ait özel kredi olmadığı için kullanıyor.Markette gördüğü ve çok sevdiği çukolatayı görünce dayanamıyor ve alıyor.Gün geliyor bu ortaya çıkıyor bunun üzerine yetkililer derhal bütün harcamalarını kontrol ediyolar.Nihayetinde oda hata yaptığını söyleyip özür diliyor;yetmiyor görevindende istifa ediyor.Uzun bi ara verdikten sonra siyasete tekrar dönüyor.şimdilerde sosyal demokrat partinin başkanlığını yapıyor.Şimdi böyle birşeyin türkiye'de olabileceğini hiç ama hiç tahmin etmiyorum.Böyle çalıp çıpanları gördükçe....

3 Ekim 2008 Cuma

Jürgen Klopp

Bu aralar fırsattan istifade kendimi futbol maçlarını izlemeye verdim.Dün akşamda uefa da eleme maçları vardı beşiktaşın metalist hezimeti galatasarayın bellinzona(ki roma takımının rezervi imiş) önünde sıkıntıdan ve sahadaki berbat oyundan alternatif maçları izlemeye yöneldim hemen.Liveonsat sitesinin yardımınıda alarak hemen alman kanalı ZDF'ye yöneldim ve gecenin en güzel maçlarından biri olan Udinesse-B.Dortmund maçını seyrettim.İlk maç sürpriz şekilde udinesse takımının deplasmanda 2-0 lık üstünlüğü ile neticelenmişti ki buda B.Dortmund için işleri baya zorlaştırıyordu.İlk yarıda buldukları bir gol ile ikinci yarıya 1-0 önde başladılar ve ikinci yarının hemen başında bariz bir golleride iptal edildi.Tam maç bitti udinesse tur atladı derken son dakikalrda türk oyuncu Nuri Şahin'in kullandığı uzun taç atışı neticesinde oluşan karambolden iptal edilen golün benzeri bi pozisyon ile golü buluyorlar ve maçı uzatmalara götürmeyi başarıyorlardı.Uzatmalarda iki takımda golü bulamayınca maç penaltılara kaldı.Maç boyunca hatalı goller yiyen Udinesse takımının kalecisi penaltılarda coşup takımına tur atlattı.
Buraya kadar bence tuhaf bi durum yoktu ama B.Dortmund patronu Jürgen Klopp'un kaçan pozisyonlara,elenmelerine verdiği tepkiler çok enteresan geldi bana gayet rahattı gülüyor maçın tadını çıkarıyordu adeta.Elendiklerinde bile gidip penaltı kaçıran futbolcularınıda gayet içten bir şekilde teselli ediyordu.Fatih Terim'in kasıntılığından iticiliğinden herhalde bu kadar ilgimi çekti bu samimiyet.Geldiği yerden ki mainz takımına tam olarak 18 yıl hizmet etmiş biri.Oradan uğurlanmasınında çok duygusal ve içten bir törenle yapıldığını öğrendim.
Bundan sonra B.Dortmund maçlarına denk gelirsem daha bi dikkatle izliyicem bu takımı bu kesin.....

28 Eylül 2008 Pazar

Milano Derbisi

Maç az ön bitti.Maçı milan flaş transferi Ronaldhinho'nun ilk yarıdaki golü ile kazandı.Maçta kartlar havada uçuştu ayrıca.Kendi adıma faşist kaleci abbiatinin kazanmış olmasına üzüldüm ama kendini beğenmiş jose mourinho'nun yenilmesinede sevindim...

23 Eylül 2008 Salı

Mitanni Kültür Merkezi

Yaşadığım şehirdeki kültürel aktivitelerin yapıldığı nadide mekan.İçerisinde sayısız aktivite gerçekleştiriliyor.Bölgedeki insanlar için bunun anlamı ve değeri biçilemez...

22 Eylül 2008 Pazartesi

Bülent Arınç


Akşam haberlerinde bu haberi görünce şok oldum.Yani seni seçen sana oy veren insana sırf sizin istediklerinizi konuşmuyor diye bu şekilde davranamazsınız..
lütfen bir bakın

20 Eylül 2008 Cumartesi

Antonio Mohamed

Dün gece sahura kadar oyalanmak amacı ile ntvspordaki san lorenzo ile colon arasındaki maçı izleyeyim dedim.Daha önce arjantin liginden hiçbir futbol maçını izlememiştim.Maçtaki kadrolar açıklanırken colon takımının teknik direktörü anons edilirken spikerin lakabı el turco demesi ile dikkat kesilmem bir oldu.Maçı daha bi heyecanla izledim vallaha..
1970 Buines aires doğumlu,kariyerine huracan takımında başlamış ama çoğunlukla meksika futbol liginde top koşturmuş.Şimdide colon takımının patronu.Bakalım teknik direktör kariyeri nasıl olacak...

26 Ağustos 2008 Salı

Nietzsche Ağladığında

Gerçektende nietzsche bu kitapta bol bol ağlıyor.Ama kitaptaki karakterler gerçek olsada olayların bir kısmıda gerçek olsada İrvin D.Yalom'un kitabı kurmaca bi hikaye.Hikayede mekan olarak viyana geçiyor.josef breur ki kendisi ünlü bir hekim ve psikanalizin kurucularından.Psikanaliz deyince tabiki meşhur doktor freud ve fettan rus güzeli Lou Salome ve tabiki nietzsche hikayenin ana karakterleri.Kitap inanılmaz derecede akıcı bi şekilde okunuyor.Bizede o dönemin havasını solumak kalıyor.
Yazar İrvin D.Yalom rus kökenli yahudi asıllı ama ABD'li psikiyatrist.En meşhur kitabıda bu 1999 çıkışlı bu kitap.Yazarın diğer bazı kitapları divan,aşkın celladı gibi kitaplar.Hala Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikiyatri profesörlüğü yapmaktadır...

23 Ağustos 2008 Cumartesi

Necef Sultan

Gün geçmiyor ki beni öfkeden çıldırtan birşeyler duymayayım.Yine her zamanki gibi nette gezinirken bu resmi görüp acaba elle yapılan bir resimmi diye incelerken bunun gerçek bir insan olduğunu anlayınca şok oldum.Resimdeki bayanın hikayesine trajik demek çok hafif kalır sanırım.Adı Necef Sultan.5 yaşındayken babası(nasıl babaysa artık) tarafından yüzüne kezzap atılmış.Sebep ise istenmeyen bir çocuk olmasıymış.İnanabiliyormusunuz suçsuz günahsız bir çocukken hayatına bu şekilde bir şekil verilmiş.Haberi radikal gazetesinin sayfasında gördüm ve gazetede en az necef sultan kadar yaralanmış bir sürü insan var maalesef.Hepside pakistan denilen ülkede yaşıyorlar.Gerçi bu topraklardada eminim böyle sayısız insan vardır bu şekilde yaralanan.Artık ne diyeceğimi bilemiyorum.....

21 Ağustos 2008 Perşembe

Çatıdaki çığlık

Bu aralar kendimi kitap okumaya verdim.Eskisi kadar film izlemiyom ve ders çalışmayı bırakalıda çok oldu.Elimde okunmayı bekleyen yüzlerce kitap var gerçekten.
En son okuduğum kitap V.C Andrews'ın cutler serisinden.Çatıdaki çığlık adında ve serinin üçüncü kitabıymış tabi ben kitabı aldığımda bundan haberim yoktu.Kitaptaki kahramanlar genelde bayan karakterler üzerine kurlmuş.Ama işin tuhafı bu kadınların hepsininde başından nerdeyse ensest bi ilişki geçiyor olması.Evet gerçektende bir ailenin birbirinin öz kardeşleri sandıkları kişilerin babalarının ayrı çıkması.Babalarınında aslında aynı ailede yaşayan amca,dede v.s dedikleri çıkması beni şaşırttı.Açıkçası hikayeye ne zaman yeni bir karakter gelse acaba bu hangi ensest ilişkiden olmuş diye merekla okumaya devam ettim.Karakterlerin nerdeyse hepsinin başından dramatik olaylar geçmiş.Zaten okurkende yer yer oha dedirtiyor.Bu kadarda olmaz yani diye.Ama neyseki hikaye bittiğinde kötüler cezasını buluyor iyilerde mutluluğa erişiyor.
Öğrendiğim kadarı ile bundan sonraki kitaplarda hemen hemen aynı çerçevede geçiyormuş.okuyacağımı zannetmiyorum zaten bundan sonraki devam kitaplarını.
Yazarı Andrews'ında hayatı biraz dramatik zaten çocukken geçirdiği kaza sonucu belden aşağısı felç olması pekte hiç hoş olmamış.Gerçi o buna pek takmamış zaten.Ama yazdıklarından nasıl bir psikoloji içinde çok merak ettim.Bunu belkide bir tez konusu haline getirebilirim...

20 Ağustos 2008 Çarşamba

Usain bolt

Bu seneki olimpiyatlara Michael phelps ile beraber tartışmasız damgasını vuran jamaikalı 21 yaşındaki atlet.100 metrede rekor kırarak aldığı altından sonra bugünde yapılan erkekler 200 metre yarışında beklenildiği gibi rekor kırarak altın madalyayı almayı başardı.Yarışta muhteşem çıkışının ardından rakipleri ile arasındaki farkı giderek açıp çok rahat bi şekilde 19.30 sn gibi muhteşem bi derece ile yarışı tamamladı...

18 Ağustos 2008 Pazartesi

DARFUR

Sudan'ın batısında kalan bölgesi darfur.Ne yazık ki günümüzde soykırımın olduğu bir bölge.Belki ben bunları yazarken bile kimbilir kaç insan öldürülüyor,tecavüz ediliyor yada yurdundan sürülüyor.Kendimi insan olmamdan utandıran bu dünyada yaşamaktan nefret ettiren bir kıyım bu.Ama maalesef bazıları için bu normal durum olmalıki bu soykırıma neden olan diktatör sudan başkanı omer el-sherif son 6 ay içindeki ikinci türkiye seyahatini yapıyor ve bu insan(sadece şekil olarak ama) türkiye 'de misafir ediliyor.Bu şahıs uluslarası savaş mahkemesi tarafından soykırım yapmaktan suçlu bulunmuş ve en az 200 bin kişinin ölümünden tecavüzlerden veyağmalamalardan sorumlu.Bunlarda sadece söylenen rakamlar birde.Bu durumu dünyaya duyurma adına hollywood yıldızlarının özelliklede george clooney'in çok çabası oldu.Bir nebze olsun dikkatleri o bölgedeki duruma çekti.Ancak bu trajedi maalesef halen devam etmekte.....

Geç Bir Sonbahardı

Yaşadığım topraklarda doğup büyüyen bir yazar ve çevirmen Fırat Ceweri.1959 yılında Mardin'de doğdu.1970 yılında nusaybin'e göç etti ailesi ile beraber.80 Darbesi ile beraber isveç'e göç etti ve halada orada yaşamakta.bu kitabıda 2005 yılında avesta yayınlarından yayınlandı.2007 dede ithaki yayınları tarafından basıldı.romanda gurbetteli bir kürt aydının iki kültür arasındaki sıkışmışlığı,memleket hasreti,o dönemin ve sonrasındaki bölgenin vaziyetini daha çok karakterler arasındaki mektuplar vasıtası ile dile getirmiş.fırat ceweri ile mayıs ayında tanışma ve kitabını imzalatma şansınada eriştim.kendisinin kürt edebiyatı için değeri tartışılmaz gerçekten.bundan sonraki butun çalısmalarını edinecem kesinlikle.son bi not kitabını imzalarken bunu orjinal dilindede okumamı istedi.tabikide okumam lazım sanırım...

Yazgı

Bir zeki demirkubuz filmi yazgı.2001 yılında yapılmış ve bir üçlemeninde ilk ayağı.Filmde serdar orçin(musa),zeynep tokuş(sinem),engin günaydın(necati) ve feridun koç oynuyor.filmin konusuda kısaca gümrük müdürlüğünde çalışan musanın hayat üzerine kayıtsızlığı ve herşeyi olduğu gibi kabullenmesi üzerine.Annesi öldüğünde ne yapacağını bilmemesi hatta buna sevinmesi.İşyerinden bi arkadaşının evlenelim demesi üzerine sorgusuz sualsiz evet demesi gibi davranışları var.film ne anlatmak istediğini çok sıkmadan anlatıyor bence.filmdeki oyuncu performansları gayet yerinde.yan rollerdeki oyuncularda gayet başarılı buldum.örneğin musa'nın komşusunu oynayan necati rolündeki engin günaydın muhteşem. zeki demirkubuz da ustalığını herzaman ki gibi göstermiş.bu arada film fransız yazar albert camus'un yabancı adlı romanından esinlenerek çekilmiş.bence kesinlikle izlenmesi gerken bir film...

Jostein Gaarder

1952 doğumlu norveçli yazar kendisi.en meşhur kitabi sofie'nin dünyası.ve ben bu ara bu kitabı okumaktayım.kitapta 15 yaşındaki sofi üzerinden felsefe tarihini ta en başından itibaren günümüze kadar anlatmakta.Açıkçası ben felsefe tarihi anlatılan kısımlarda okumaktan sıkıldım.ama sofi ile ilgili hikayenin akışında şaşırtmaca ve kurgu ise beni kendine bağlattı.kitap bi dönem çok popülermiş sanırım ama ben o dönemlerde pek kitap okumadığım için bundan haberim yoktu açıkçası.bide bi çokbilmiş bi arkadaşım lan olum bunu lise çağındaki ergenler okuyor diyede dalga geçti.Onuda belirteyim dedim...

Michael Phelps

30 haziran 1985 doğumlı ABD'li yüzücü.2008 pekin olimpiyatlarında 8 altın madalya birden kazanarak rekorları altüst etti.aldığı 7 altın madalyayı rekor kırarak almayı başardı.açıkçası olimpiyatları hiç izleyen biri olmadım.Ama bu insanın başarısı beni izlemediğim için utandırdı.kırması gereken önünde sadece bir rekor kaldı oda olimpiyatlarda en çok altın madalya alan sporcu ünvanı.bunada sadece 3 madalya uzaklıkta.Onun içinde artık 2012 yi beklemek gerekli.

17 Ağustos 2008 Pazar

Bear Grylls

lakabı ayı bu adamın.discovery kanalında yayınlanan ultimate survival adlı programda hayatta kalma adına yemediği halt yok gerçekten.bu adamı paraşütle kah sahra çölüne,kah alaska buzullarına atıyorlar.yanında genelde bir bıçak ve birde bir matara su veriyorlar.artık bunlarla medeniyete geri dönüş yolunu bulması lazım.sıcakla mucadele için tişortunu cıkarıp işedikten sonra kafasına sarıyor yemek içinde turlu turlu boceği midesine afiyetle indiriyor.dun gece yayınlanan iki bolumde namibya ve iskoçyada geçiyordu.pazartesi aksamı saat 22:00 de olurda vaktiniz olursa muhakkak bir goz atın....

DDR(doğu almanya)


evet son günlerde epey sardığım bu gruptan bahsetmek istiyorum.ismi DDR.2002 yılında cihan cinemre ve can batukan tarafından istanbul da kurulmuş.o tarihten beride müzik calısmalarını devam ettirmekteler.grup hakkında ayrıntılı bilgileri,albumlerini kendi websitelerinden bulabilirsiniz...
www.dogualmanya.info
www.myspace.com/dogualmanya

Ychorus Blog

şimdiye kadar net aleminde gorduğum en iyi blog bu.bol bol müzik var içinde.simdiden inanılmaz müzisyenlerle tanıştırdı beni..
http://www.ychorus.blogspot.com/

Elephant Man

blogumun baslığına bu ismi uygun gördüm.çünkü bu filmin bendeki etkisi cok cok...merittin hikayesi gercekten inanılmaz.film ise bence bir başyapıt.oyuncu kadrosu müthiş ve merritti canlandıran john hurt muhtesem bi oyunculuk sergilemiş.filmin dvdsini bu aralar ucuzluk reyonlarındada bulabilirsiniz.eğer hala izlemidiyseniz muhakkak edinin bence