Gerçektende nietzsche bu kitapta bol bol ağlıyor.Ama kitaptaki karakterler gerçek olsada olayların bir kısmıda gerçek olsada İrvin D.Yalom'un kitabı kurmaca bi hikaye.Hikayede mekan olarak viyana geçiyor.josef breur ki kendisi ünlü bir hekim ve psikanalizin kurucularından.Psikanaliz deyince tabiki meşhur doktor freud ve fettan rus güzeli Lou Salome ve tabiki nietzsche hikayenin ana karakterleri.Kitap inanılmaz derecede akıcı bi şekilde okunuyor.Bizede o dönemin havasını solumak kalıyor.
Yazar İrvin D.Yalom rus kökenli yahudi asıllı ama ABD'li psikiyatrist.En meşhur kitabıda bu 1999 çıkışlı bu kitap.Yazarın diğer bazı kitapları divan,aşkın celladı gibi kitaplar.Hala Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikiyatri profesörlüğü yapmaktadır...
26 Ağustos 2008 Salı
23 Ağustos 2008 Cumartesi
Necef Sultan
Gün geçmiyor ki beni öfkeden çıldırtan birşeyler duymayayım.Yine her zamanki gibi nette gezinirken bu resmi görüp acaba elle yapılan bir resimmi diye incelerken bunun gerçek bir insan olduğunu anlayınca şok oldum.Resimdeki bayanın hikayesine trajik demek çok hafif kalır sanırım.Adı Necef Sultan.5 yaşındayken babası(nasıl babaysa artık) tarafından yüzüne kezzap atılmış.Sebep ise istenmeyen bir çocuk olmasıymış.İnanabiliyormusunuz suçsuz günahsız bir çocukken hayatına bu şekilde bir şekil verilmiş.Haberi radikal gazetesinin sayfasında gördüm ve gazetede en az necef sultan kadar yaralanmış bir sürü insan var maalesef.Hepside pakistan denilen ülkede yaşıyorlar.Gerçi bu topraklardada eminim böyle sayısız insan vardır bu şekilde yaralanan.Artık ne diyeceğimi bilemiyorum.....
21 Ağustos 2008 Perşembe
Çatıdaki çığlık
Bu aralar kendimi kitap okumaya verdim.Eskisi kadar film izlemiyom ve ders çalışmayı bırakalıda çok oldu.Elimde okunmayı bekleyen yüzlerce kitap var gerçekten.
En son okuduğum kitap V.C Andrews'ın cutler serisinden.Çatıdaki çığlık adında ve serinin üçüncü kitabıymış tabi ben kitabı aldığımda bundan haberim yoktu.Kitaptaki kahramanlar genelde bayan karakterler üzerine kurlmuş.Ama işin tuhafı bu kadınların hepsininde başından nerdeyse ensest bi ilişki geçiyor olması.Evet gerçektende bir ailenin birbirinin öz kardeşleri sandıkları kişilerin babalarının ayrı çıkması.Babalarınında aslında aynı ailede yaşayan amca,dede v.s dedikleri çıkması beni şaşırttı.Açıkçası hikayeye ne zaman yeni bir karakter gelse acaba bu hangi ensest ilişkiden olmuş diye merekla okumaya devam ettim.Karakterlerin nerdeyse hepsinin başından dramatik olaylar geçmiş.Zaten okurkende yer yer oha dedirtiyor.Bu kadarda olmaz yani diye.Ama neyseki hikaye bittiğinde kötüler cezasını buluyor iyilerde mutluluğa erişiyor.
Öğrendiğim kadarı ile bundan sonraki kitaplarda hemen hemen aynı çerçevede geçiyormuş.okuyacağımı zannetmiyorum zaten bundan sonraki devam kitaplarını.
Yazarı Andrews'ında hayatı biraz dramatik zaten çocukken geçirdiği kaza sonucu belden aşağısı felç olması pekte hiç hoş olmamış.Gerçi o buna pek takmamış zaten.Ama yazdıklarından nasıl bir psikoloji içinde çok merak ettim.Bunu belkide bir tez konusu haline getirebilirim...
En son okuduğum kitap V.C Andrews'ın cutler serisinden.Çatıdaki çığlık adında ve serinin üçüncü kitabıymış tabi ben kitabı aldığımda bundan haberim yoktu.Kitaptaki kahramanlar genelde bayan karakterler üzerine kurlmuş.Ama işin tuhafı bu kadınların hepsininde başından nerdeyse ensest bi ilişki geçiyor olması.Evet gerçektende bir ailenin birbirinin öz kardeşleri sandıkları kişilerin babalarının ayrı çıkması.Babalarınında aslında aynı ailede yaşayan amca,dede v.s dedikleri çıkması beni şaşırttı.Açıkçası hikayeye ne zaman yeni bir karakter gelse acaba bu hangi ensest ilişkiden olmuş diye merekla okumaya devam ettim.Karakterlerin nerdeyse hepsinin başından dramatik olaylar geçmiş.Zaten okurkende yer yer oha dedirtiyor.Bu kadarda olmaz yani diye.Ama neyseki hikaye bittiğinde kötüler cezasını buluyor iyilerde mutluluğa erişiyor.
Öğrendiğim kadarı ile bundan sonraki kitaplarda hemen hemen aynı çerçevede geçiyormuş.okuyacağımı zannetmiyorum zaten bundan sonraki devam kitaplarını.
Yazarı Andrews'ında hayatı biraz dramatik zaten çocukken geçirdiği kaza sonucu belden aşağısı felç olması pekte hiç hoş olmamış.Gerçi o buna pek takmamış zaten.Ama yazdıklarından nasıl bir psikoloji içinde çok merak ettim.Bunu belkide bir tez konusu haline getirebilirim...
20 Ağustos 2008 Çarşamba
Usain bolt
Bu seneki olimpiyatlara Michael phelps ile beraber tartışmasız damgasını vuran jamaikalı 21 yaşındaki atlet.100 metrede rekor kırarak aldığı altından sonra bugünde yapılan erkekler 200 metre yarışında beklenildiği gibi rekor kırarak altın madalyayı almayı başardı.Yarışta muhteşem çıkışının ardından rakipleri ile arasındaki farkı giderek açıp çok rahat bi şekilde 19.30 sn gibi muhteşem bi derece ile yarışı tamamladı...
18 Ağustos 2008 Pazartesi
DARFUR
Sudan'ın batısında kalan bölgesi darfur.Ne yazık ki günümüzde soykırımın olduğu bir bölge.Belki ben bunları yazarken bile kimbilir kaç insan öldürülüyor,tecavüz ediliyor yada yurdundan sürülüyor.Kendimi insan olmamdan utandıran bu dünyada yaşamaktan nefret ettiren bir kıyım bu.Ama maalesef bazıları için bu normal durum olmalıki bu soykırıma neden olan diktatör sudan başkanı omer el-sherif son 6 ay içindeki ikinci türkiye seyahatini yapıyor ve bu insan(sadece şekil olarak ama) türkiye 'de misafir ediliyor.Bu şahıs uluslarası savaş mahkemesi tarafından soykırım yapmaktan suçlu bulunmuş ve en az 200 bin kişinin ölümünden tecavüzlerden veyağmalamalardan sorumlu.Bunlarda sadece söylenen rakamlar birde.Bu durumu dünyaya duyurma adına hollywood yıldızlarının özelliklede george clooney'in çok çabası oldu.Bir nebze olsun dikkatleri o bölgedeki duruma çekti.Ancak bu trajedi maalesef halen devam etmekte.....
Geç Bir Sonbahardı
Yaşadığım topraklarda doğup büyüyen bir yazar ve çevirmen Fırat Ceweri.1959 yılında Mardin'de doğdu.1970 yılında nusaybin'e göç etti ailesi ile beraber.80 Darbesi ile beraber isveç'e göç etti ve halada orada yaşamakta.bu kitabıda 2005 yılında avesta yayınlarından yayınlandı.2007 dede ithaki yayınları tarafından basıldı.romanda gurbetteli bir kürt aydının iki kültür arasındaki sıkışmışlığı,memleket hasreti,o dönemin ve sonrasındaki bölgenin vaziyetini daha çok karakterler arasındaki mektuplar vasıtası ile dile getirmiş.fırat ceweri ile mayıs ayında tanışma ve kitabını imzalatma şansınada eriştim.kendisinin kürt edebiyatı için değeri tartışılmaz gerçekten.bundan sonraki butun çalısmalarını edinecem kesinlikle.son bi not kitabını imzalarken bunu orjinal dilindede okumamı istedi.tabikide okumam lazım sanırım...
Yazgı
Bir zeki demirkubuz filmi yazgı.2001 yılında yapılmış ve bir üçlemeninde ilk ayağı.Filmde serdar orçin(musa),zeynep tokuş(sinem),engin günaydın(necati) ve feridun koç oynuyor.filmin konusuda kısaca gümrük müdürlüğünde çalışan musanın hayat üzerine kayıtsızlığı ve herşeyi olduğu gibi kabullenmesi üzerine.Annesi öldüğünde ne yapacağını bilmemesi hatta buna sevinmesi.İşyerinden bi arkadaşının evlenelim demesi üzerine sorgusuz sualsiz evet demesi gibi davranışları var.film ne anlatmak istediğini çok sıkmadan anlatıyor bence.filmdeki oyuncu performansları gayet yerinde.yan rollerdeki oyuncularda gayet başarılı buldum.örneğin musa'nın komşusunu oynayan necati rolündeki engin günaydın muhteşem. zeki demirkubuz da ustalığını herzaman ki gibi göstermiş.bu arada film fransız yazar albert camus'un yabancı adlı romanından esinlenerek çekilmiş.bence kesinlikle izlenmesi gerken bir film...
Etiketler:
film,
serdar orçin,
yazgı,
zeki demirkubuz,
zeynep tokuş
Jostein Gaarder
1952 doğumlu norveçli yazar kendisi.en meşhur kitabi sofie'nin dünyası.ve ben bu ara bu kitabı okumaktayım.kitapta 15 yaşındaki sofi üzerinden felsefe tarihini ta en başından itibaren günümüze kadar anlatmakta.Açıkçası ben felsefe tarihi anlatılan kısımlarda okumaktan sıkıldım.ama sofi ile ilgili hikayenin akışında şaşırtmaca ve kurgu ise beni kendine bağlattı.kitap bi dönem çok popülermiş sanırım ama ben o dönemlerde pek kitap okumadığım için bundan haberim yoktu açıkçası.bide bi çokbilmiş bi arkadaşım lan olum bunu lise çağındaki ergenler okuyor diyede dalga geçti.Onuda belirteyim dedim...
Etiketler:
Jostein Gaarder,
Kitap,
Sofie'nin Dünyası,
Yazar
Michael Phelps
30 haziran 1985 doğumlı ABD'li yüzücü.2008 pekin olimpiyatlarında 8 altın madalya birden kazanarak rekorları altüst etti.aldığı 7 altın madalyayı rekor kırarak almayı başardı.açıkçası olimpiyatları hiç izleyen biri olmadım.Ama bu insanın başarısı beni izlemediğim için utandırdı.kırması gereken önünde sadece bir rekor kaldı oda olimpiyatlarda en çok altın madalya alan sporcu ünvanı.bunada sadece 3 madalya uzaklıkta.Onun içinde artık 2012 yi beklemek gerekli.
17 Ağustos 2008 Pazar
Bear Grylls
lakabı ayı bu adamın.discovery kanalında yayınlanan ultimate survival adlı programda hayatta kalma adına yemediği halt yok gerçekten.bu adamı paraşütle kah sahra çölüne,kah alaska buzullarına atıyorlar.yanında genelde bir bıçak ve birde bir matara su veriyorlar.artık bunlarla medeniyete geri dönüş yolunu bulması lazım.sıcakla mucadele için tişortunu cıkarıp işedikten sonra kafasına sarıyor yemek içinde turlu turlu boceği midesine afiyetle indiriyor.dun gece yayınlanan iki bolumde namibya ve iskoçyada geçiyordu.pazartesi aksamı saat 22:00 de olurda vaktiniz olursa muhakkak bir goz atın....
DDR(doğu almanya)
evet son günlerde epey sardığım bu gruptan bahsetmek istiyorum.ismi DDR.2002 yılında cihan cinemre ve can batukan tarafından istanbul da kurulmuş.o tarihten beride müzik calısmalarını devam ettirmekteler.grup hakkında ayrıntılı bilgileri,albumlerini kendi websitelerinden bulabilirsiniz...
www.dogualmanya.info
www.myspace.com/dogualmanya
Elephant Man
blogumun baslığına bu ismi uygun gördüm.çünkü bu filmin bendeki etkisi cok cok...merittin hikayesi gercekten inanılmaz.film ise bence bir başyapıt.oyuncu kadrosu müthiş ve merritti canlandıran john hurt muhtesem bi oyunculuk sergilemiş.filmin dvdsini bu aralar ucuzluk reyonlarındada bulabilirsiniz.eğer hala izlemidiyseniz muhakkak edinin bence
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)